mean 1
f. (--t) 1. ... anlamına gelmek: Does that mean she´ll be late? Yani geç mi gelecek? To the egress means to the exit. Mahrece demek çıkışa demek. 2. amaçlamak, niyet etmek, niyetlenmek: He had meant to come early. Erken gelmeyi amaçlamıştı. He really means to do it. Onu yapmaya azmetti. 3. demek istemek, kastetmek: What do you mean? Ne demek istiyorsun yani? 4. for (sözü) (birine) yöneltmek: Did you mean that for me? O sözü bana mı yönelttin? 5. for (bir şeyi) (biri) için yapmak/hazırlamak.